Doktorluk Mesleğinin Saygınlığı

-A
+A
Kategori: 
Makale

Prof. Dr. Ahmet Nayır

İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD Nefroloji Bilim Dalı

Doktorluk Hipokrat zamanından beri bütün insanların hizmetinde, din, dil, renk, cins, milliyet ve mevki gözetmeden, insanlığın sağlığı ve mutluluğu için çalışan ve durmadan gelişen bir meslektir. Dünyanın her bölgesinde, her türlü iklimde, her şart altında yaz-kış, gece-gündüz, sıcak-soğuk demeden barışta-savaşta, cephede- ateş altında, salgın hastalıklarda en önde, tüm tehlikeleri göğüsleyerek, hiçbir fark gözetmeden misyonerce hizmet evren evrensel ve kutsal bir meslektir. Hizmetlerin en yücesi mesleklerin en evrenselidir.

Peki günümüzde toplumun bu saygın mesleğe bakışı nasıldır? Bir anket sonucunda, vatandaşların yüzde 39,55'inin hekime kayıtsız şartsız güvendiğini, yüzde 60,45'inin ise güvenmediğini belirlediklerini açıklamıştır.. Toplam 20 sorudan oluşan ankette katılımcılara "Hekimlerin büyük bir çoğunluğunun 'Hipokrat Andı'na uygun olarak çalıştığına inanıyor musunuz?" sorusu da yöneltilmiş, katılımcıların ancak yüzde 15,16'sı 'evet' yanıtını vermiştir.

Toplumdaki, doktorlara karşı bu olumsuz düşünce nasıl oluştu?

Doktor, bilim adamı olarak eğitilir ve yetiştirilir. Bilgisi pozitif bilim kurallarına uygundur. Doktor, bilimsel düşünür, bilimsel yöntem ve teknikleri uygular. Bilimsel yöntemler ile belirlediği semptom ve bulgulara  yorumunu  katar. Sentez ve analiz ederken de hastanın duygu ve düşüncelerini dikkate alır.
Doktor, doğuştan edindiği yüksek değerleri ve yeteneklerini geliştirmiş olmalı, bilimsel ve teknolojik olarak iyi donanımlı olmalı, gelişme ve yenilikleri yakından izlemeli, mesleğini ve insanları sevmeli, paylaşmayı, yardım etmeyi, ekip çalışması yapmayı bilmeli, nazik, kibar, empatik, görgülü ve yüksek mesleki etik değerlere sahip olmalı, ömür boyu her yönden tam ve üst düzeyde hizmet vermek mesleki ideali olmalı,tüm bunları gerçekleştirebilecek  fiziksel ve mental bir güce sahip olmalıdır.
Ülkemizde tıp eğitimi standardizasyonu olmaması ve bu mesleğin bir dönem sadece iyi kazanç getirdiği için tercih edilmesi yukarıda değinilen ideal doktor tanımından uzaklaşılmasına neden olmuştur. Tıp mesleği meslek olmaktan ziyade bir yaşam biçimidir. Bu mesleği isteyenlerin meslek heyecanını tüm yaşamları boyunca duymaları gerekir. Doktorların toplumdaki saygınlıklarını artırmaları için kendi kendilerini denetleyen meslek örgütlerinin işlerlik kazanması, sürekli tıp eğitiminin yaygınlaştırılması, etik kuralların yeniden gözden geçirilmesi gereklidir.

Toplumda doktorlara karşı bir hoşnutsuzluk gözlenirken, doktorlar mesleklerinden memnunlar mı? İstanbul'da görev yapan bin 128 hekim üzerinde yapılan bir anket çalışmasında doktorların büyük çoğunluğu ‘hekimlik mesleği saygınlığını yitirdi' cevabını vermiştir. Ankete katılanların büyük bir kısmı, 'Bugün tercih şansınız olsa tekrar hekimliği seçer misiniz?' sorusuna olumlu cevap vermemiştir.  Ankete katılanların sadece yüzde 30'u çocuklarının doktorluk mesleğini seçmesine olumlu bakmaktadır.  En çok şikayet edilen konulardan birisi hekimlerin statü ve saygınlığını kaybetmesidir.

Doktorlar arasındaki mesleklerinden  hoşnutsuzluğun altında hangi nedenler yatmaktadır?

Binlerce yıldır süren hasta-hekim ilişkisinde doktor mutlak otoriteydi. Bu durum, geleneksel sağlık sisteminin yapılanmasının doğal sonucuydu. Geleneksel bu modelin çağın gelişimine uygun olarak değişim göstermesi, doktorun belirleyici rolünü değiştirmeye başlamıştır. Bu süreçte, hasta ve hekim arasında, karşılıklı katılım temelinde biçimlenen ilişkinin bir ürünü olarak hasta hakları ortaya çıkmıştır. Hasta-hekim ilişkisi, haklar temelinde karşılıklı katılıma göre yeniden tanımlanmıştır. Bu yeni tanımlamada artık merkezde hasta vardır. Kendisine karşı yapılacak girişimler için rızası alınmakta, tanı ve tedavi protokolleri hakkında bilgilenme hakkına sahip olmaktadır. Yapılabilecek tıbbi hatalar nedeniyle doktorların sorumlu olmaları, doktorlar üzerinde önemli bir baskı unsuru oluşturmaktadır.

Doktor hekim ilişkisindeki bu radikal değişmenin getirdiği tedirginlik yanında doktorların yaşam koşullarındaki bozulma, doktorların mesleklerinden hoşnut olmamalarının bir diğer önemli nedenidir.

Dünyadaki canlılar aleminin en değerli varlığı insandır. İnsanın da en değerli varlığı, ne maldır ne mülk, ne paradır, ne şöhret, sadece sağlıktır. Günümüzde ise küreselleşmenin sonuçları olarak, kar amacı güdülmeyen kamusal hizmet alanları piyasaya (ulus ötesi şirketlere) açılarak ticarileştirilmek istenmektedir. Su, sağlık, eğitim gibi temel yaşam hakları piyasalaştırılacaktır. Küresel sermaye insanların sağlıklarının çok değerli olduğunu görerek, bu sektörden para kazanmak istemektedir. Dünya bankası’nın sağlıkta dönüşüm programı uyarınca, SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığının sunduğu çeşitli sağlık sigortaları ile devlet memurlarına sunulan hizmetler ve Yeşil Kart gibi sosyal programları birleştirilerek tek bir zorunlu sosyal sağlık sigortası sistemi, ya da Sağlık Fonu haline getirilmektedir. Emeklilik sistemi ve sağlık sistemi ayrıştırılmaktadır.
Devletin sadece denetleyici olacağı (yani hizmet üretmeyeceği). sağlık hizmetinin özel sektör tarafından verileceği, finansmanın vatandaş tarafından sağlanacağı bir sistem oluşturulmaktadır. Sosyal güvenlik örgütleri birleştirilecek. sağlık ve çalışma bakanlıkları sağlık hizmeti sunma görevini bırakacaklardır.
Bu uygulama, topluma, sağlık güvencesinin kaybı, sağlığın ücretli hale gelmesi, sağlığın ulaşılabilir olmaktan çıkması, sağlık hizmetlerine ulaşmada eşitlik ilkesinin kaybı, koruyucu sağlık hizmetlerinin göz ardı edilmesi şeklinde yansıyacaktır.
Sağlık çalışanlarına ise iş güvencesinin kaybı, ekip çalışması yerine işçi-işveren ilişkisi, dayanışma yerine rekabet, düşük ücretler, sendikasızlaşma sonuçlarını beraberinde getirecektir.

İleriki günlerde hem toplum, hem de doktorlar için zor günler görülmektedir. Doktorlar bu dönemde, kendilerini iyi yetiştirmeye devam ederek, mesleki örgütler etrafında dayanışmayı sağlamalı, toplum sağlığı için en uygun çözümü bulmak üzere projeler üretmelidirler. Toplum ve doktor karşı karşıya değil birlikte hareket etmelidir. Bu dönemde gösterilecek onurlu mücadele doktorluk mesleğinin saygınlığını artıracaktır.

 

 

Doktorluk Mesleğinin Saygınlığı

En çok okunanlar

ASİT BAZ DENGESİ

Hücre içi enzim aktivitelerinin yeterli bir şekilde yapılması ve hücre membranının bütünlüğünün korunması için kandaki serbest hidrojen...

HİPERNATREMİ

Serum sodyum düzeyinin 145 mEq/L üzerinde olmasına hipernatremi denilir. Hipernatremi sık olmayan, bir elektrolit bozukluğudur. Hipernatremi,...

HİPERKALEMİ = HİPERPOTASEMİ

     Potasyum en önemli intraselüler katyondur. Organizmanın yaşamı için esansiyeldir. K+ önemli bir miktarda diyetle alınmaktadır. K+ ette,...

HİPOKALSEMİ

Hastaneye yatırılan hastalarda hipokalsemi ile sık karşılaşılır. Klinikte, asemptomatikten hayati tehdit eden durumlara büyük değişiklikler...

HİPOFOSFATEMİ

Hipofosfatemi fosfat seviyesinin 2,5 mg/dL’den az olmasına denir. Fosfat hücresel süreçte önemli bir role sahiptir. İskelet sisteminin ve kemik...